RÖPORTAJ

“OYUNCULUK İLK AŞKIMDI!’’

Yazar  | 

zerrinnisanciONU “AŞK-I MEMNU” DİZİSİNDEKİ KÖTÜ KARAKTER HİLMİ’NİN EŞİ OLARAK TANIDIK. HUKUK OKUDU, AVUKATLIĞI BIRAKTI, 44 YAŞINDA İÇİNDEKİ OYUNCULUK AŞKINI HAYATA GEÇİRDİ VE YILMADAN ÇALIŞARAK BUGÜN TELEVİZYON DİZİLERİNİN ARANAN OYUNCUSU HALİNE GELDİ ZERRİN NİŞANCI… ROLÜ, BAZEN KIRILGAN VE KİBAR OLAN, ŞİMDİYSE “GÖNÜL İŞLERİ” DİZİSİNDE DİŞLİ BİR AVUKATI CANLANDIRAN NİŞANCI İLE OYUNCULUĞA YOLCULUĞUNDAN GÖKTÜRK’TEKİ YAŞAMINA KADAR İÇTEN BİR SOHBET GERÇEKLEŞTİRDİK

Röportaj: Sim Yener

Hukuk okudun. Başka mesleklerde  çalıştın. Yıllar sonra oyuncu oldun. Hepimiz küçükken bir sürü mesleğe heves ederiz ama çok azımız bunu gerçekleştirebilir. Çocukluk hayaliniydi oyuncu olmak?

Evet, çocukluk hayalimdi. Liseden sonra da babama konservatuara gitmek istediğimi söyledim. Ama o başka bir meslek sahibi olmam konusunda beni ikna etti ve hayalime veda etmek zorunda kaldım. Oysa o da zamanında oyuncu olmak  istemiş, babası izin vermemiş. Tarih tekerrürden ibaret oldu anlayacağınız. Hukuk fakültesini kazandım ve avukat oldum.

Avukatlık yaptın mı hiç?

Avukat çıktıktan sonra uzun bir müddet farklı işlerde çalıştım.  Beymen’de mağaza müdürlüğü yaptım  takı tasarladım. Seneler seneleri kovaladı ve neredeyse 20 yıl aradan sonra bir arkadaşımın “Sen neden avukatlık yapmıyorsun?” sorusuyla kendimi bir hukuk bürosunda buldum. Bir sene avukatlık maceram oldu.

Sevmedin mi avukatlığı?

Dürüst olmak gerekirse kendimi yetersiz hissettim. Aslında fazla da avukatlık yapmak istemediğimi fark ettim ve içimde kalan oyunculuk arzusunu daha fazla ertelememeye karar verdim.

Nasıl oldu bu yolculuk?

2004 yılında Şahika Tekand’ın sahibi ve eğitmeni olduğu Stüdyo Oyuncularında eğitim almaya karar verdim. Şahika beni görünce ’’Sen galiba gecikmiş bir şeyi gerçekleştirmeye geldin.’’“O zaman sana sınav yapmayacağım, beni seçtiğin için teşekkür ederim.” dedi. Hoş bir başlangıç oldu.  İki sene süren çok ciddi bir eğitim aldık. Kemer’den haftada üç akşam Nişantaşı’na gittim, geldim. Daha ziyade çalışanlar ve üniversite öğrencilerinden oluşan arkadaşlarımla bu gün bile devam eden dostluklarım oluştu.

Ara spot:

“Ben zannediyorum ki bir iki denemeden sonra rol kapacağım. Hiç öyle olmadı. Altı ay bayağı süründüm.”

Sonra?

İki senelik eğitimden sonra Ayla Algan’dan kamera oyunculuğu eğitimi aldım. Onu da tamamlayınca Gaye Sökmen’in kapısını çaldım. Gaye ve Sait benim eski arkadaşlarımdı. Hevesimi görünce beni çok yüreklendirdiler. O gün ajansa kaydoldum. Reklam veya dizi için cast seçmeleri oldukça bana haber verdiler.  Ben birkaç denemeden sonra bir rol kapacağım zannederken  bayağı süründüm. Egom törpülendi. Tam ümitsizliğe kapılmak üzereyken ilk reklam filmi teklifi geldi.

Asıl şöhretini “Aşk-ı Memnu”da kazandın ama… Oradan nasıl geldi teklif?

Ay Yapım’a  seçmelere gittim. Daha önceki  bölüm oyunculuklarımı görmüşler. Aynur karakterine uygun olduğuma kanaat getirdiler ki rolü kaptım.

Çok izlenen bir diziydi “Aşk-ı Memnu”. O süreçte neler yaşadın?

Yapımcı, yönetmen ve oyuncularıyla çok iyi bir prodüksiyonda yer almak büyük şanstı benim için. Başlarken 10 bölümlük bir rol olarak da kalabilirdi ama memnun kaldılar ki neredeyse 65 bölüm oynadım. Rüştümü orada  ispat ettim diyebilirim.  Benim okulum oldu. İlk bölümlerdeki oyunculuğumla kıyasladığımda sonlara doğru kendimi rahatlamış buluyorum.

Peki, nasıl geliştiriyorsun kendini?

Fırsat buldukça workshop’lara katılıyor,  zaman zaman oyuncu koçları ile çalışıyorum. Eğitiminin sonu yok.

Oyunculuğu artık meslek olarak görebiliyor musun?

Evet, hem en sevdiğim işi yapıyor, hem de bu işten para kazanıyorum. Sağlığım elverdiği ve istendiğim sürece yapmak istiyorum. Geç kavuştum, kolay kolay bırakmaya niyetim yok

“Aşkı Memnu”dan sonra neler oldu?

“Doktorlar” dizisinde  kalp cerrahını canlandırdım.Hazırlık aşamasında  özel izinle ameliyatlara girmek ve ameliyatı baştan sona  izleyebilmek müthiş heyecan vericiydi.Daha sonra ‘”Bir Günah Gibi” adlı dizide Rus yazar ’”İrina” karakterini canlandırdım. Ancak dizi reyting kurbanı olunca dört bölüm sonra yayından kaldırıldı.

Kurt Seyid ve Şura‘da ilk bölümler Rusya’da  çekildi, görsellik , oyunculuklar her şey  muhteşemdi ama maalesef genel seyircinin ilgisini çekmedi”

Rus dizileri pek tutmuyor galiba. “Kurt Seyid ve Şura”da rol aldın, o da yayından kaldırıldı…

Aslında  her bakımdan çok kaliteli bir diziydi. Çok emek harcandı ama maya tutmadı. Çok masraflıydı, kast çok iyiydi. Prodüksiyon çok iyiydi ama neden yeterli ilgiyi görmedi anlamıyorum. Bu reyting işlerini anlamış değilim.

Şimdi de “Gönül İşleri” dizisinde bir avukatı canlandırıyorsun. Nasıl bir his bu?

Çok istediğim bir roldü. Hem avukat hem de kötü bir karakteri canlandırmak istiyordum. Hep ezik, kibar, efendi karakterleri oynadım. Biraz da dişli bir rol istiyordum. Bu, dominant bir karakter.

Nasıl oldu bu geçiş, yumuşak karakterden dişliye zorlanmadın mı?

Galiba Zerrin’de hepsinden biraz var. O yüzden bir yerlerden onu çıkarıyorsun. Lale Gündoğan kadar kibirli değilim, inşallah değilimdir ve olmak da istemem. İlk iki  bölümden sonra yönetmenimiz Türkan Derya “Bu kadın daha küstah ve kibirli, biliyorum zorlanıyorsun ama bu kadın bilgisinin ve zenginliğinin altını çizen bir kadın. Ne olur bana biraz daha malzeme ver” dedi. Tek korkum dozu fazla kaçırıp karikatürize etmektir ama Türkan Hoca “go!” deyine içimdekini çıkardım. Şimdi yakın arkadaşlarım sen işi bayağı Aliye Rona’ya bağladın diyor.

Sinem Kobal çok disiplinli. Kendi rolünün dışında benim repliklerimi bile ezberliyor. Elimde değil, hepsini ezberliyorum diyor. Gerektiğinde bana sufle veriyor. Bennu bir harika! Timuçin ve Bennu ile oynadığım sahnelerde onları seyre dalıp repliğimi unutuyorum.’’

Dizide birlikte oynadığın oyuncuları nasıl buluyorsun?

Hepsi çok iyiler. Sinem Kobal çok disiplinli. Kendi rolünün dışında benim repliklerimi bile ezberliyor. Elimde değil, hepsini ezberliyorum diyor. Gerektiğinde bana sufle veriyor. Bennu bir harika! Timuçin ve Bennu ile oynadığım sahnelerde onları seyretmekten oynayamıyorum. Sezai  Bey deseniz senelerin tiyatro ve dublaj sanatçısı. Harika doğaçlama yapıyor. Tekste bağlı kalmadan oynuyor.

Hep kadın yönetmenlerle çalıştın. Bunu nasıl buluyorsun?

Kadın eli değdiğini bir şekilde hissediyorsun. Hem kameradan neyi nasıl görmek istediklerini hem de karakterin duygusunu titizlikle oyuncuya anlatıyorlar. Provalarda içe sinilmedikçe kayda geçilmiyor.

Kendi oyunculuğunu nasıl buluyorsun?

Mükemmeliyetçi bir karakterim. Kendimi seyrederken hep  beğenmediğim bir şeyler buluyorum. Setten  sonra da eve gelene kadar oynadığım oyunu tartmaya devam ediyorum. Amacım abartısız, doğal bir oyunculuk.

Bundan sonra nasıl bir rol oynamak istersin?

Komedi oynamak isterim.

Bu karakterlerden hangisi seni yansıtıyor?

Hem hiçbiri, hem hepsi.

Oynayacağın karakter için belli bir hazırlık süreci gerekiyor mu?

Evet karakteri doğru yorumlayabilmek için bir ön çalışma gerekiyor. Bunu bazen yalnız başınıza yapabileceğiniz gibi bazen de profösyönel bir destek almanız  gerekebiliyor Örneğin “Kurt Seyid ve Şura’da” Petro’nun annesi Maria Borinsky rolü gelince o dönemi iyi tahlil edebilmek adına bana yardımcı olabileceğini düşündüğüm için oyuncu koçu Merve Taşkan’la çalıştım. O dönemin kadını nasıl oturur, nasıl kalkar , duruşu nasıl olmalıdır gibi sorularım vardı. Birlikte hazırlandık.Her ne kadar dekor kostüm ve makyajla sizi hazırlıyorlarsa da  sizin o karakterin içini doldurmanız gerekiyor. Mış  gibi yapmak değil, olmak lazım.  Eğer siz inanırsanız seyirci de o illüzyona inanıyor.

Saint Petersburg’da  hiç kimseyle görüşüp  konuşmadan geçirdiğim günler oldu. En çok İstanbulda bıraktığım kızımı, arkadaşlarımı ve dostlarımı özledim .’’

Konservatuar eğitimi almış oyuncular ya da tiyatro kökenli olanlar  seni  aralarına alıyorlar mı?  Sosyal statünün diğer oyuncularla ilişkilerine olumsuz etkisi oluyor mu?

Başta beni pek kendilerinden görmüyorlar ama zaman içinde Zerrin’i tanıdıkça  benimsiyorlar. Sette sosyal statülerin hiçbir önemi yok. Esas olan birlikte keyifle ve belli bir disiplinle kolektif bir çalışma yürütebilmek . Yoksa kimsenin özel hayatında sonsuz bir uyum içinde olması mümkün değil. Yoğun çalışma ortamından sonra herkes kendi başına olmayı tercih edebiliyor. Kimsenin  yatma, kalkma, yemek yeme  saati  birbiriyle örtüşmeyebiliyor. Bu yüzden, Saint Petersburg’da hiç kimseyle  görüşüp, konuşmadan geçirdiğim günler oldu.  En çok İstanbulda bıraktığım kızımı, arkadaşlarımı ve dostlarımı özledim. Ama yine de bana kattığı çok şey oldu. İnsanın zor da olsa zaman , zaman ” comfort zone”undan çıkması ve bu yeni durumun ona katabileceği şeyleri görmek için risk alması gerektiğini düşünüyorum.

44 yaşından sonra azmedip başarılı olup, böylesine dizilerde oynamak bir başarı öyküsü kanımca. Bu kadar özveriye değiyor mu kazançlar?

Başrol oyuncuları iyi kazanıyor. Yan rollerde oynayan oyuncular için büyük kazançlar  yok. Benim bu işten en büyük tatminin geç te olsa bu işi yapıyor olmak. Oyunculuk eğitimi almak ve hiç değilse bir kere bile olsa televizyon, sinema veya tiyatroda oynayabilmek benim en büyük hayalimdi, gerçekleştirdim. Allah herkese hayallerini gerçekleştirmeyi nasip etsin. Ama bunun için cesaret ve emek vermek lazım. Ben o cesareti gösterdim. Çok şükür ki karşılığını da aldım. Ama en kötü senaryoya da hazırdım. En fazla başarılı olamazsam kimse beni oynatmazdı.” Ne kaybederim denedim, olmadı derim “ dedim. Onun için başta kızım olmak üzere tüm gençlere mesajım” hayata dair merakınızı hiç kaybetmeyin, yeniliklere açık olun, en az aklınız kadar kalbinizin sesini de dinleyin” Hiçbir zaman  geç kalmış sayılmazsınız.”

 

Bundan sonrası için planın?

Plansız olmaya karar verdim. Hiçbir şey planladığın gibi gitmiyor. Hayat sen planlarken senin başına gelenlerden ibarettir derler ya,  öyle düşünüyorum artık. Artık çok önceden seyahat  planı bile yapmıyorum. Eskiden böyle değildim. 50’den sonra  tevekkül geldi galiba, hayata başka türlü bakmaya başladım.Su akıp yolunu buluyor zaten.

Kızın nasıl bakıyor senin oyunculuğuna?

Keyifle uzaktan seyrediyor. Hiç bulaşmıyor. Gastronomi üzerine okudu ve çalışıyor. Oyunculuğa pek hevesi yok gibi görünüyor, ama  zaman içinde ne olur bilinmez. Olur da bir gün arzu ederse sonuna kadar desteklerim tabii ki. Tek bildiğim, cesaretimden dolayı benimle  gurur duyduğu. Sokakta birileri beni tanıyarak bakınca, keyifle “Hadi iyisin anne, seni yine tanıdılar” diye dalga geçiyor.

Oyunculuk yapmak isteyenlere  ne tavsiye edersiniz?

İçlerinde böyle bir heves varsa, yetenekleri olduğunu düşünüyorlarsa mutlaka deneyimlemelerini tavsiye ediyorum Benim kadar ertelemesinler.

Sokakta nasıl tanınıyorsun?

Hala beni “Aşk-ı Memnu”  da canlandırdığım karakterden hatırlayanlar çoğunlukta. Gönül İşlerini de seyreden çok ama bilmeyenlere de ben söylüyorum. Bundan sonra seyrederiz diyorlar.

Dizler yurt dışına da satılıyor. Yurt dışından da hayranın var mı?

Instagram’da çok yabancı takipçim var. Çoğu Arap ve Rus.

Film? Tiyatro?

Bir kısa bir filmim var “Avni Amca”  Bir çok yurt içi ve yurt dışı festivale katıldı. Henüz bir  tiyatro oyununda  oynama fırsatım olmadı ama çok isterim.

Dizi dışında nasıl vakit geçiriyorsun?

Sinema,  tiyatro izlemeyi ve  seyahat etmeyi çok severim. Yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak, yeni lezzetler, yeni kültürler beni çok heyecanlandırır. Bavulum kapıda hazır olsun, hadi desinler yola koyulurum. Yay burcu olmamın da etkisi olabilir. Ruhum gezgin.

Neleri görmek istersin? Neleri tavsiye edersin?

Küba,  Peru , Butan yakın zamanda görmek istediklerim. Hindistan, Vietnam, Kamboçya , Bali ise gidip çok keyif aldıklarım. Bali’yi özellikle balayına gidecek olanlara şiddetle tavsiye ederim.

 

 

 

Göktürk’teki hayatın nasıl?

Göktürk’ün eskilerindenim . Rahmetli Esat Edin’in ilk okul arkadaşı olduğum için projenin en başından itibaren Kemer Country’ den haberim oldu. Projeye inanan ilk 50 kişinin içinde olduğum için klüp üyeliği hediye edilenlerdenim. 1996 yılında  Kemer Country’e  taşındım.  2016 da 20 yılı tamamlayacağım. Bu güne kadar oturduğum en uzun yer olacak.  İlk zamanlar türlü zorluklarını çekmiş , bu gün ise hafriyat kamyonlarının teröründen yılmış biri olarak bile Göktürk’te yaşamaktan çok mutluyum. Bahçemde, yeşilin içinde, doğada yaşamayı seviyorum.  Açık havada uzun yürüyüşler yapmayı çok seviyorum.  Burada yaşlanmak isterim. Ama hayat ne gösterir bilinmez.

Türkiye’nin geleceğini nasıl buluyorsun?

Türkiye ‘nin geleceğinden, tüm olumsuzluklara rağmen, çok umutluyum. Hem bizlere hem de gençlerimize çok iş düşüyor.

 

Bir önceki yazımız olan Göktürk’te yeni bir trafik kültürü oluşturmaya kesin kararlıyız… başlıklı makalemizde göktürk sorunları, remzi aydın ve trafik sorunu hakkında bilgiler verilmektedir.