RÖPORTAJ

“İÇİMDE BİR SÜRÜ NİL VAR, HEPİMİZ AYNI ÇATI ALTINDA  GEÇİNİP GİDİYORUZ.”

Yazar  | 

NİL KARAİBRAHİMGİL

 

BUNDAN 14 YIL ÖNCE REKLAMLARDA PEK DE ALIŞIK OLMADIĞIMIZ BİR TARZLA ÇIKTI KARŞIMIZA. “ÖZGÜR KIZ”I ÇOK SEVDİK; EN ÇOK DA KENDİNİ SEVDİRMEK İÇİN BİR ÇABASI OLMAMASINI, OLDUĞU GİBİ OLMASINI… BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA ŞARKILARIYLA TATLI RÜZGARLAR ESTİREN, RENKLİ KİŞİLİĞİYLE HEP MERAK EDİLEN, YAZILARIYLA İYİ HİSSETTİREN BİR ANNE NİL KARAİBRAHİMGİL. HİSAR KÜLTÜR MERKEZİ’NDEKİ KONSER ÖNCESİ  GÖKTÜRK’TE BULUŞTUK; KENDİNİ SEVEN, DÜNYAYI SEVEN, OLDUĞU GİBİ OLMAYI BIRAKMAYAN BİR KADIN VAR KARŞINIZDA. ..nil karaibrahimgil- intown

 

 

 

Ankara doğumlusunuz. Nasıl bir çocukluk, nasıl bir genç kızlık yaşadınız? Müzisyen bir ailede büyümüşsünüz. Babanızın beline kadar saçları varmış. Ailenizin farklı olduğu kesin. Barda evlenmişler. Sizin özgür kız ruhunuz genlerinizin mi etkisi?

Bence evet. Özellikle babam çok sıra dışı biri. Ruhumda, şarkılarımda onun etkisi var. Anneannemle babaannemin de var bence hiç tanımamış olsam da… Anneannem felsefe öğretmeniydi, babaannem şair. İkisi de özgür ruhlu güçlü kadınlar. Bayrağı bana devretmişler gibi hissediyorum.

 

O dönemde babanızın bestelerin kıymeti bilinememiş, anlaşılamamış. Bugün geldiğiniz nokta müzik geçmişi olan bir anne-baba için gurur verici. Kendi başarısızlıklarına rağmen sizi müziğe yönlendirdiler mi, yoksa siz içinizi sesini dinleyerek mi başardınız? Babanızın müzik karmasının sizde devam ettiğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle babamın rüzgârıyla yola çıktım. Çok güzel ve kendine has şarkılar yazar, sesi de harikadır… Babam diye söylemiyorum tanıdığım en orijinal insanların başında gelir. Başarı tuhaf bir kavram. Kendisine sormak lazım, kendini başarmış addediyor olabilir. Böyle şeyleri her zaman kişinin kendisine sormak iyidir.

 

Herkes sizin “Özgür kız” olarak tanıdı. Biraz geriye gidelim, çocukken çok yaramazmışsınız. Hatta anneniz “Senden sonra bir daha çocuk doğurmam” diye serzenişlerde bulunurmuş. Aziz Arif nasıl bir çocuk, çocukluğunuza benziyor mu?

Çok benziyormuş ama onun adı başka. Aziz ve Arif o. Benden daha oturaklı birine benziyor. Lüzumsuz tutturmaları yok.

 

Annelik nasıl bir duygu? Annelikten sonra daha mı üretken, daha mı duygusal, daha mı anaç, daha mı farklı hissediyorsunuz? Nasıl tarif edersiniz şu anda hissettiklerinizi?

Eski kabuğumu bıraktım, yeniden bir kelebek olarak doğdum. Tırtılmışım. Kanatlarım oğlumla açıldı. Daha üretken hissediyorum.

 

Türkiye’de çocuk yetiştirirken  gelecek ile endişeniz var mı?

Var tabii. Bir sürü endişem var. Hangi anne rahat ki? Yine de elimden gelen en güzel dünyayı ona sunmaya çalışacağım. Görevim bu.

 

“Çocuk da yaparım kariyer de” dediniz. Aileyi geliştirmeyi Aziz Arif’e kardeş yapmayı düşünüyor musunuz?

Şimdilik üçümüz mutluyuz. Gelecek ne getirir göreceğiz. Kardeşi olsun isterim ama onu doya doya tanımaya zaman ayırmak da çok cazip.

 

“AVUCUNA KONDUĞUNUZ KİŞİ AVUCUNU KAPAMIYORSA, YUKARIDA GÖKYÜZÜ OLMAYA DEVAM EDER.”

 

“Özgür kız” evlendikten sonra kendini kapana sıkışmış hissetti mi?

Hayır. Çünkü bu, kiminle evlendiğinize bağlı. Avucuna konduğunuz kişi avucunu kapamıyorsa, yukarıda gökyüzü olmaya devam eder.

 

“Serdar benim kanatlarımı açmama vesile olmuş bir şans meleğidir” diyorsunuz. Sizce eşiniz olmasaydı yolunuzu bulamaz mıydınız, kanatlar açılmaz mıydı?

Açılırdı. Kanatlı yaratılmışım. Uçmayan kuş olmaz. Ama Serdar yolun başında bana, “Hadi uç kanatlarını merak ediyorum, uçuşunu izlemek istiyorum” dedi. Aşkının rüzgârı, kanatlarımı doldurdu.

 

 

17 Ekim’de 40’lı yaşlarla tanışacaksınız. Çoğu kadın için dönüm noktasıdır. Hiç büyümeyen, anne olmanın bile büyütemediği kadın imajınızda bir değişiklik olur mu sizce? Ne zaman büyümeyi düşünüyorsunuz?

Hiçbir zaman. Bunu bekleyenler yaşlarımı boşuna saymasınlar. Yoksa gözlerine gitgide tuhaf görünürüm.

 

“Bir gün ünlü olup sahneye çıkacağımdan emindim’’ diyorsunuz. Bu his nasıl oluşmuştu, neydi sizi bu düşünceye iten? Çekim yasası mıdır hayallerinizi gerçek gerçekleştiren? Şans mı, alın yazısı mı?

Bir şekilde biliyordum. Belki de herkes hikayesini çocukken duyup unutuyordur.

 

Sadece müzik yaparak, sansasyona karışmadan 14 yıldır müzik dünyasında yer bulan bir sanatçısınız. Hem gündemde bu kadar şarkılarıyla olup, aynı zamanda bu kadar geri planda kalmayı nasıl başardınız?

İşlerimi ışıkların altına koydum, kendimi koymadım. Özel hayatımda özgür olmak en büyük lüksüm oldu.

 

Bilinmeyen yönleri nerelerdir Nil’in? Nasıl yaşar, neler yapar üretmediği, şarkı söylemediği zamanlarında?

Çocuk bakar, jingle yapar, spor yapar, arkadaşlarını görür, kitap okur. Normal biri…

 

Yüzünüzde devamlı bir mutluluk ve tebessüm hali var. Sizi hiç mutsuz görmedik, bu biraz doğal gelmiyor insana. Siz gerçekten böyle misiniz? Yoksa saklıyor musunuz mutsuzluklarınızı? Hep böyle olmak biraz gerçeklerden kaçış oyunu mu?

Tuhaf ama neden hakkımda böyle bir algı var anlamıyorum. Herkes gibi iniş çıkışları olan ama ibresi biraz daha pozitife donuk biriyim aslında o kadar.

 

 

“OLDUĞUM YER BANA HEP TAMAM.”

 

Hem ailemizden biri gibi, son derece samimi ama bir o kadar da farklı, zaman zaman uçuk, zaman zaman da yere basan biri olarak tanıdık sizi. Farklı kişilikler mi taşıyorsunuz, yoksa şarkı yazarken o günlerdeki duygularınızı mı yansıtıyorsunuz?

Benim dışarıdan net bir görünüşüm yok. Joker gibiyim biraz. Her an çok akıllı ya da çok şapşal görünebilirim. Umursamıyorum nasıl göründüğümü, nasıl hissettiğim ve hissettirdiğim daha önemli. İçimde bir sürü Nil var, Nil Hanım var. Çoluk çocuk Niller var. Hepimiz aynı çatı altında geçinip gidiyoruz.

 

Hiç isyan edip farklı bir yerde, farklı bir kimlikte olmayı, farklı şeyler yapmayı hayal ettiniz mi?

Hiç etmedim. Hep olmak istediğim yerdeyim. Daha doğrusu olduğum yer bana hep tamam.

 

Reklam müziklerinde sık sık sesinize, şarkılarınıza rastlıyoruz. Marş olmuş jingle’lar var kulaklarımızda. Bu işin sırrı nedir? Nasıl yakalıyorsunuz bu tınıyı? Reklam jingle’ı yazmaya devam edecek misiniz? Ismarlama şarkı yazarken zorlanıyor musunuz?

Zorlanmıyorum, jingle yapmak benim için çok eğlenceli. Yeni jingle’lar geliyor. Nilinişleri diye bir stüdyomuz var. Şarkıları da, jingle’ları da oradan yolluyoruz evrene.

 

Boğaziçi Üniversite’nde atılma noktasına kadar gelip, bir öğretmenin odasından kovalaması ile hırslanıp Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirmişsiniz. Daha sanat ağırlıklı bir eğitim alsaydınız farklı mı olurdu? Boğaziçi Üniversitesi’nin bugünkü Nil’in olmasında ne kadar etkisi var?

Bunu hiç bilemeyiz ama merak ediyorum şu eski “Fame” dizisindeki gibi danslı, müzikli bir konservatuara gitseydim ne olurdu diye… Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmanın bana verdiği en büyük üç şey: İngilizce okumak, her şeye soru işareti koyabilmek ve kendine güven oldu.

 

“GÖRDÜKLERİMİZİN ÇOK SINIRLI OLDUĞUNU HİSSEDİYORUM.”

 

“Meleklerim olup, beni koruduklarına inanıyorum” diyorsunuz. Spiritüel yaşama ne kadar yakınsınız? Nasıl gelişti bu ilgi?

Her kadın kadar yakınım. Gördüklerimizin çok sınırlı olduğunu hissediyorum. Ötesi var. Fazlası var. Dahası var.

 

Köşe yazarlığı fikri nereden çıktı? Edebiyata ilginiz de var. Neleri okursunuz, hangi yazarları beğenirsiniz?

Fikir benden değil, 2004 yılında Hürriyet’ten çıktı. İyi ki de evet demişim. Bugün “Kelebeğin Hayat Sırları” kitabı en çok satan kitapsa, bunda 12 yıl her pazartesi buluşmamızın etkisi var.

 

Bir gün çocuk romanları yazmak istiyormuşsunuz. Ne tür bir roman olacak?

Güzel bir şey. Her yaştan insanın okuyabileceği bir şey olmasını hayal ediyorum.

 

Çok kontrollü olduğunuzu biliyoruz. Bir yandan kontrollü bir yandan çılgın… Bu iki karakter aynı bedende yormuyor mu? Kalıplara sokulması pek de kolay olmayan bir insansınız. Tutarlılığı sevmeyen, içinde bin bir kadın var duygusu karmaşa yaratmıyor mu? Bu halinizden mi besleniyorsunuz?

Evet, içimdeki kamaşma bende anlatma duygusu yaratıyor.

 

Albüm, konser, reklam, dizi müziği… Bu kadar farklı işler ruhunuzun farklı yansımaları mı, yoksa hayat nereye sürüklüyorsa onlar mı gerçekleşiyor?

İkisi de. Hayat davet ediyor, ben de hay hay diyorum diyelim.

 

Hayata kattığınız değerlerin yeterli olduğuna inanıyor musunuz? Daha yapmak istediğiniz neler var?

Yeterli değil, daha çok şey katabilirim. Mesela kız çocukları ve kadınlar için daha çok şey yapmak isterim.

 

“Nil Dünyası”, “Nil Kıyısında” albüm isimleri… Nil Nehri’nin kıyısında evlendiniz. Bu kadar Nil’i biraz narsist bir yaklaşım olarak görüyor musunuz? İsimlerin insan karakterlerine ne kadar etkisi var sizce? Oğlunuza ismini koyarken ne düşündünüz?

Narsizm değil kişisellik. Kendin olmaktan korkmamak… Bu mesajı vermeyi önemsiyorum. İsimler önemli. Aziz Arif’i çok aradık. Haftalarca sözlük okuduk. Ben Türkçe, Serdar Arapça sözlük okuduk. Eski ve anlamı güzel kelimelerle çağrılsın istedik. Aziz ve Arif’i bulduk. Dilerim Aziz olsun, Arif olsun.

 

Türkiye’nin ve dünyanın gidişatında sizi rahatsız eden neler? Neleri değiştirmek isterdiniz? Özgür kız olarak sizce dünyamız ne kadar özgür?

Özgür değil ama içinde özgürlük alanları yaratma yolunu bulmalı insan.

 

Sosyal sorumluluk projeler olarak neler yapıyorsunuz?

Çeşitli projelere sesimi şarkılarımı veriyorum. Nefes üflüyorum elimden geldiğince.

 

Sertap Erener’le nasıl ilişkileriniz? Birlikte bir proje yapmayı düşünüyor musunuz?

Çok yakınız tabii ki yaparız ve yapacağız da.

 

Göktürk’ü nasıl buluyorsunuz?

Pek bilmiyorum ama her şey var değil mi? Şehir oldu.

 

Bahar size ne çağrıştırıyor?

Çiçek, böcek, etek.

 

Hisar Okulları’nda vereceğiniz konserle ilgili bilgi alabilir miyiz?

Konser veriyorum, tek bilgim bu benim de. (gülüyor)

 

INTOWN 20

RÖPORTAJ

 

NİL KARAİBRAHİMGİL

“İÇİMDE BİR SÜRÜ NİL VAR, HEPİMİZ AYNI ÇATI ALTINDA  GEÇİNİP GİDİYORUZ.”

 

BUNDAN 14 YIL ÖNCE REKLAMLARDA PEK DE ALIŞIK OLMADIĞIMIZ BİR TARZLA ÇIKTI KARŞIMIZA. “ÖZGÜR KIZ”I ÇOK SEVDİK; EN ÇOK DA KENDİNİ SEVDİRMEK İÇİN BİR ÇABASI OLMAMASINI, OLDUĞU GİBİ OLMASINI… BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA ŞARKILARIYLA TATLI RÜZGARLAR ESTİREN, RENKLİ KİŞİLİĞİYLE HEP MERAK EDİLEN, YAZILARIYLA İYİ HİSSETTİREN BİR ANNE NİL KARAİBRAHİMGİL. HİSAR KÜLTÜR MERKEZİ’NDEKİ KONSER ÖNCESİ  GÖKTÜRK’TE BULUŞTUK; KENDİNİ SEVEN, DÜNYAYI SEVEN, OLDUĞU GİBİ OLMAYI BIRAKMAYAN BİR KADIN VAR KARŞINIZDA. ..

 

 

 

Ankara doğumlusunuz. Nasıl bir çocukluk, nasıl bir genç kızlık yaşadınız? Müzisyen bir ailede büyümüşsünüz. Babanızın beline kadar saçları varmış. Ailenizin farklı olduğu kesin. Barda evlenmişler. Sizin özgür kız ruhunuz genlerinizin mi etkisi?

Bence evet. Özellikle babam çok sıra dışı biri. Ruhumda, şarkılarımda onun etkisi var. Anneannemle babaannemin de var bence hiç tanımamış olsam da… Anneannem felsefe öğretmeniydi, babaannem şair. İkisi de özgür ruhlu güçlü kadınlar. Bayrağı bana devretmişler gibi hissediyorum.

 

O dönemde babanızın bestelerin kıymeti bilinememiş, anlaşılamamış. Bugün geldiğiniz nokta müzik geçmişi olan bir anne-baba için gurur verici. Kendi başarısızlıklarına rağmen sizi müziğe yönlendirdiler mi, yoksa siz içinizi sesini dinleyerek mi başardınız? Babanızın müzik karmasının sizde devam ettiğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle babamın rüzgârıyla yola çıktım. Çok güzel ve kendine has şarkılar yazar, sesi de harikadır… Babam diye söylemiyorum tanıdığım en orijinal insanların başında gelir. Başarı tuhaf bir kavram. Kendisine sormak lazım, kendini başarmış addediyor olabilir. Böyle şeyleri her zaman kişinin kendisine sormak iyidir.

 

Herkes sizin “Özgür kız” olarak tanıdı. Biraz geriye gidelim, çocukken çok yaramazmışsınız. Hatta anneniz “Senden sonra bir daha çocuk doğurmam” diye serzenişlerde bulunurmuş. Aziz Arif nasıl bir çocuk, çocukluğunuza benziyor mu?

Çok benziyormuş ama onun adı başka. Aziz ve Arif o. Benden daha oturaklı birine benziyor. Lüzumsuz tutturmaları yok.

 

Annelik nasıl bir duygu? Annelikten sonra daha mı üretken, daha mı duygusal, daha mı anaç, daha mı farklı hissediyorsunuz? Nasıl tarif edersiniz şu anda hissettiklerinizi?

Eski kabuğumu bıraktım, yeniden bir kelebek olarak doğdum. Tırtılmışım. Kanatlarım oğlumla açıldı. Daha üretken hissediyorum.

 

Türkiye’de çocuk yetiştirirken  gelecek ile endişeniz var mı?

Var tabii. Bir sürü endişem var. Hangi anne rahat ki? Yine de elimden gelen en güzel dünyayı ona sunmaya çalışacağım. Görevim bu.

 

“Çocuk da yaparım kariyer de” dediniz. Aileyi geliştirmeyi Aziz Arif’e kardeş yapmayı düşünüyor musunuz?

Şimdilik üçümüz mutluyuz. Gelecek ne getirir göreceğiz. Kardeşi olsun isterim ama onu doya doya tanımaya zaman ayırmak da çok cazip.

 

“AVUCUNA KONDUĞUNUZ KİŞİ AVUCUNU KAPAMIYORSA, YUKARIDA GÖKYÜZÜ OLMAYA DEVAM EDER.”

 

“Özgür kız” evlendikten sonra kendini kapana sıkışmış hissetti mi?

Hayır. Çünkü bu, kiminle evlendiğinize bağlı. Avucuna konduğunuz kişi avucunu kapamıyorsa, yukarıda gökyüzü olmaya devam eder.

 

“Serdar benim kanatlarımı açmama vesile olmuş bir şans meleğidir” diyorsunuz. Sizce eşiniz olmasaydı yolunuzu bulamaz mıydınız, kanatlar açılmaz mıydı?

Açılırdı. Kanatlı yaratılmışım. Uçmayan kuş olmaz. Ama Serdar yolun başında bana, “Hadi uç kanatlarını merak ediyorum, uçuşunu izlemek istiyorum” dedi. Aşkının rüzgârı, kanatlarımı doldurdu.

 

 

17 Ekim’de 40’lı yaşlarla tanışacaksınız. Çoğu kadın için dönüm noktasıdır. Hiç büyümeyen, anne olmanın bile büyütemediği kadın imajınızda bir değişiklik olur mu sizce? Ne zaman büyümeyi düşünüyorsunuz?

Hiçbir zaman. Bunu bekleyenler yaşlarımı boşuna saymasınlar. Yoksa gözlerine gitgide tuhaf görünürüm.

 

“Bir gün ünlü olup sahneye çıkacağımdan emindim’’ diyorsunuz. Bu his nasıl oluşmuştu, neydi sizi bu düşünceye iten? Çekim yasası mıdır hayallerinizi gerçek gerçekleştiren? Şans mı, alın yazısı mı?

Bir şekilde biliyordum. Belki de herkes hikayesini çocukken duyup unutuyordur.

 

Sadece müzik yaparak, sansasyona karışmadan 14 yıldır müzik dünyasında yer bulan bir sanatçısınız. Hem gündemde bu kadar şarkılarıyla olup, aynı zamanda bu kadar geri planda kalmayı nasıl başardınız?

İşlerimi ışıkların altına koydum, kendimi koymadım. Özel hayatımda özgür olmak en büyük lüksüm oldu.

 

Bilinmeyen yönleri nerelerdir Nil’in? Nasıl yaşar, neler yapar üretmediği, şarkı söylemediği zamanlarında?

Çocuk bakar, jingle yapar, spor yapar, arkadaşlarını görür, kitap okur. Normal biri…

 

Yüzünüzde devamlı bir mutluluk ve tebessüm hali var. Sizi hiç mutsuz görmedik, bu biraz doğal gelmiyor insana. Siz gerçekten böyle misiniz? Yoksa saklıyor musunuz mutsuzluklarınızı? Hep böyle olmak biraz gerçeklerden kaçış oyunu mu?

Tuhaf ama neden hakkımda böyle bir algı var anlamıyorum. Herkes gibi iniş çıkışları olan ama ibresi biraz daha pozitife donuk biriyim aslında o kadar.

 

 

“OLDUĞUM YER BANA HEP TAMAM.”

 

Hem ailemizden biri gibi, son derece samimi ama bir o kadar da farklı, zaman zaman uçuk, zaman zaman da yere basan biri olarak tanıdık sizi. Farklı kişilikler mi taşıyorsunuz, yoksa şarkı yazarken o günlerdeki duygularınızı mı yansıtıyorsunuz?

Benim dışarıdan net bir görünüşüm yok. Joker gibiyim biraz. Her an çok akıllı ya da çok şapşal görünebilirim. Umursamıyorum nasıl göründüğümü, nasıl hissettiğim ve hissettirdiğim daha önemli. İçimde bir sürü Nil var, Nil Hanım var. Çoluk çocuk Niller var. Hepimiz aynı çatı altında geçinip gidiyoruz.

 

Hiç isyan edip farklı bir yerde, farklı bir kimlikte olmayı, farklı şeyler yapmayı hayal ettiniz mi?

Hiç etmedim. Hep olmak istediğim yerdeyim. Daha doğrusu olduğum yer bana hep tamam.

 

Reklam müziklerinde sık sık sesinize, şarkılarınıza rastlıyoruz. Marş olmuş jingle’lar var kulaklarımızda. Bu işin sırrı nedir? Nasıl yakalıyorsunuz bu tınıyı? Reklam jingle’ı yazmaya devam edecek misiniz? Ismarlama şarkı yazarken zorlanıyor musunuz?

Zorlanmıyorum, jingle yapmak benim için çok eğlenceli. Yeni jingle’lar geliyor. Nilinişleri diye bir stüdyomuz var. Şarkıları da, jingle’ları da oradan yolluyoruz evrene.

 

Boğaziçi Üniversite’nde atılma noktasına kadar gelip, bir öğretmenin odasından kovalaması ile hırslanıp Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirmişsiniz. Daha sanat ağırlıklı bir eğitim alsaydınız farklı mı olurdu? Boğaziçi Üniversitesi’nin bugünkü Nil’in olmasında ne kadar etkisi var?

Bunu hiç bilemeyiz ama merak ediyorum şu eski “Fame” dizisindeki gibi danslı, müzikli bir konservatuara gitseydim ne olurdu diye… Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmanın bana verdiği en büyük üç şey: İngilizce okumak, her şeye soru işareti koyabilmek ve kendine güven oldu.

 

“GÖRDÜKLERİMİZİN ÇOK SINIRLI OLDUĞUNU HİSSEDİYORUM.”

 

“Meleklerim olup, beni koruduklarına inanıyorum” diyorsunuz. Spiritüel yaşama ne kadar yakınsınız? Nasıl gelişti bu ilgi?

Her kadın kadar yakınım. Gördüklerimizin çok sınırlı olduğunu hissediyorum. Ötesi var. Fazlası var. Dahası var.

 

Köşe yazarlığı fikri nereden çıktı? Edebiyata ilginiz de var. Neleri okursunuz, hangi yazarları beğenirsiniz?

Fikir benden değil, 2004 yılında Hürriyet’ten çıktı. İyi ki de evet demişim. Bugün “Kelebeğin Hayat Sırları” kitabı en çok satan kitapsa, bunda 12 yıl her pazartesi buluşmamızın etkisi var.

 

Bir gün çocuk romanları yazmak istiyormuşsunuz. Ne tür bir roman olacak?

Güzel bir şey. Her yaştan insanın okuyabileceği bir şey olmasını hayal ediyorum.

 

Çok kontrollü olduğunuzu biliyoruz. Bir yandan kontrollü bir yandan çılgın… Bu iki karakter aynı bedende yormuyor mu? Kalıplara sokulması pek de kolay olmayan bir insansınız. Tutarlılığı sevmeyen, içinde bin bir kadın var duygusu karmaşa yaratmıyor mu? Bu halinizden mi besleniyorsunuz?

Evet, içimdeki kamaşma bende anlatma duygusu yaratıyor.

 

Albüm, konser, reklam, dizi müziği… Bu kadar farklı işler ruhunuzun farklı yansımaları mı, yoksa hayat nereye sürüklüyorsa onlar mı gerçekleşiyor?

İkisi de. Hayat davet ediyor, ben de hay hay diyorum diyelim.

 

Hayata kattığınız değerlerin yeterli olduğuna inanıyor musunuz? Daha yapmak istediğiniz neler var?

Yeterli değil, daha çok şey katabilirim. Mesela kız çocukları ve kadınlar için daha çok şey yapmak isterim.

 

“Nil Dünyası”, “Nil Kıyısında” albüm isimleri… Nil Nehri’nin kıyısında evlendiniz. Bu kadar Nil’i biraz narsist bir yaklaşım olarak görüyor musunuz? İsimlerin insan karakterlerine ne kadar etkisi var sizce? Oğlunuza ismini koyarken ne düşündünüz?

Narsizm değil kişisellik. Kendin olmaktan korkmamak… Bu mesajı vermeyi önemsiyorum. İsimler önemli. Aziz Arif’i çok aradık. Haftalarca sözlük okuduk. Ben Türkçe, Serdar Arapça sözlük okuduk. Eski ve anlamı güzel kelimelerle çağrılsın istedik. Aziz ve Arif’i bulduk. Dilerim Aziz olsun, Arif olsun.

 

Türkiye’nin ve dünyanın gidişatında sizi rahatsız eden neler? Neleri değiştirmek isterdiniz? Özgür kız olarak sizce dünyamız ne kadar özgür?

Özgür değil ama içinde özgürlük alanları yaratma yolunu bulmalı insan.

 

Sosyal sorumluluk projeler olarak neler yapıyorsunuz?

Çeşitli projelere sesimi şarkılarımı veriyorum. Nefes üflüyorum elimden geldiğince.

 

Sertap Erener’le nasıl ilişkileriniz? Birlikte bir proje yapmayı düşünüyor musunuz?

Çok yakınız tabii ki yaparız ve yapacağız da.

 

Göktürk’ü nasıl buluyorsunuz?

Pek bilmiyorum ama her şey var değil mi? Şehir oldu.

 

Bahar size ne çağrıştırıyor?

Çiçek, böcek, etek.

 

Hisar Okulları’nda vereceğiniz konserle ilgili bilgi alabilir miyiz?

Konser veriyorum, tek bilgim bu benim de. (gülüyor)

Bir önceki yazımız olan ALİ POYRAZOĞLU:“OĞLUMU TÜRKİYE’DE BÜYÜTMEYİ BECEREMEDİM, O BİR HOLLANDALI…” başlıklı makalemizde ali poyrazoğlu ve ali poyrazoğlu röportaj hakkında bilgiler verilmektedir.